Sayfalar

24 Haziran 2012 Pazar

Peynir...

Çocukluğumda da bugün de sütle aram pek olmadı, anlaşamadık bir türlü... Ama peynirle ilişkilerim o kadar iyiydi ki, sanırım pek sorun olmadı kalsiyum açısından...

Bir iki peynir önerisi yapacağım, amaç reklam değil, sadece ağız tadı...

Doğruluk Ezine...

Bu markayı bana keşfettiren Alper paşama ne kadar teşekkür etsem az.. Ezine peyniri zaten her zaman lezzetli ama bu başka bir olay... Bazı peynirler vardır, yerken canınız rakı ister, işte bu arkadaş bunların elebaşı...

Pınar Cheddar...

Tost sevmeyen yoktur, hele güzel bir tost ekmeği varsa, tercihe göre biraz da sucuk, nispeten hafif ama çok lezzetli bir yemek alternatifi... Burada da pınar cheddar kesin favorim... Erime yeteneği ve lezzetiyle her zaman harika...

İzmir tulumu...

Bizim Ankara'da Çayyolu pazarında bur peynirci var, onun sattığı bir "baba izmir tulumu" var ki, yemeye kıyamazsınız, o kadar lezzetli... İzmir Tulumu'nu güzel kılan, lezzeti kadar, eğer isterseniz tost ve sandviçlere olan katkısı... Kıyabilirseniz tabii :)

Hellim...

Kıbrıs kökenli bu peynir iki şekilde süsler soframı... Ya ızgara olarak, ya da makarnada... Her iki durumda da önerim, genellikle çok tuzlu bir peynir olduğu için mümkünse en az 2-3 saat, ideali bir gece hellimi suda bekletmek... Izgarası için mangal imkanı varsa zaten sorun yok, yoksa, az zeytinyağı gezdirilmiş bir tavada hellimi kızartın... Ana yemek bile olacak kadar lezzetli olacak ona emin olun... Ya da yeni haşladığınız bir makarnaya da rendeleyebilirsiniz... O kendine has dokusuyla makarnaya çok yakışıyor...

Parmesan...

Peynir aleminin kralı parmesan, onu anlatmaya satırlar yetmez... Doğal olarak İtalyan mutfağının vazgeçilmez parçası olan Parmesan, makarna, pizza, lazanya ve salatalar kadar, şarap yanına kendi başına da enfes bir eşlikçi...

Dil peyniri...

Erime kapasitesi sayesinde yine tost gibi yemeklerin baştacı bir malzeme de dil peyniri... Bu aralar Tahsildaroğlu Dil Peyniri kesin favorim, nefis bir peynir...

Peynirler konusunda şimdilik bu kadar, zaten tariflerde kullandıkça daha detaylı anlatmaya çalışacağım :)

Afiyet olsun...

16 Haziran 2012 Cumartesi

Humus

Meze serimizin bu günkü son tarifi, içlerinden en uzun ve zahmetli hazırlananı... Humus... Evet, bu çok lezzetli arkadaşı hazırlaması oldukça uzun sürüyor, ama inanın değer...

Humus tariflerini araştırırken rastladığım bir bilgiyi de sizlerle paylaşayım, humusun hazmının zor olduğu söyleniyor, o yüzden çok fazla yapmamakta fayda var...

Önce malzemeleri sayalım adet olduğu üzere...

-1 küçük bardak nohut
-2-3 çorba kaşığı kaşığı tahin
-1-2 çorba kaşığı zeytinyağı
-1 limonun suyu
-2 diş sarmısak
-1-2 çay kaşığı kimyon
-1-2 çay kaşığı pul biber
-1-2 çay kaşığı tuz

Öncelikle, nohutları bir gece önceden bir tencereye su doldurup bunun içine atıyorum. En az 12 saat suda beklettiğim nohutları, önce bu suyu döküp yeni su doldurarak haşlıyorum. Nohutların iyice haşlandığını anlamak için, çatalla alıp tadına bakabilirsiniz, çatal rahatça battığında bizim için yeterince yumuşamış demektir.

Haşladığım nohutların suyunu süzüp, soğumaları için biraz bekliyorum. Soğuduktan sonra işin en zahmetli kısmı başlıyor... Nohutların tek tek kabuklarını soymak gerekiyor. Zor bir iş değil ama nohut sayısı fazla olunca biraz zaman alıyor. Ama humusun o güzel kıvamı için bunu yapmak şart...

Tüm nohutları soyduktan sonra işin en eğlenceli kısmına geliyor sıra... Bir mutfak robotu veya blender ile, nohutları iyice parçalanana, küçük tanecikler haline gelene kadar çektiriyorum.

Buradan sonrası çok kolay, iyice ezilmiş ve ufalmış nohutları bir kaba alıp içine tahin, zeytinyağı, limon suyu, rendelenmiş sarmısaklar, kimyon, biber ve tuzunu ekliyorum. Bir çatalla iyice karıştırıyorum. Arada tadına bakarak, az gelmiş bir şey hissederseniz üzerine ekleyebilirsiniz.

Bugüne kadar yaptığım mezeler içinde açık ara en zahmetlilerinden birisi oldu humus, ama gerçekten değdi. Görüntüsüne gelince, aşağıda görebilirsiniz. Mutlaka deneyin derim, afiyet olsun :)

Babam Usülü Barbunya Pilaki

Barbunya pilaki babamın ve benim her zaman en sevdiğimiz zeytinyağlılardan birisi olmuştur. Şimdi manavlarda taze taze arz-ı endam eden barbunya da varken, hemen bir tarif vermek lazım değil mi? Babam da bunu pek lezzetli yapar, onunla ortak geliştirdiğimiz tarifi vereyim o yüzden :)

Öncelikle malzemeler:
-1 orta boy kuru soğan
-750 gr taze barbunya
-1 orta boy patates
-1 havuç
-1 çay bardağı zeytinyağı
-1 kutu domates püresi
-1-2 tatlı kaşığı acı biber salçası
-1 adet limon
-5-6 diş sarmısak
-sıcak su

Başlamak için, barbunyaları ayıklayarak içlerini yıkıyorum. Sonra küp küp kestiğim soğanı, zeytinyağının yarısının içine atarak iyice sararıncaya kadar kavuruyorum. Sınra yine küp küp kestiğim havuç ve patatesleri ekliyorum, bunları 3-4 dakika daha orta ile kısık arası bir ateşte bol bol çevirerek kavuruyorum,  sonra barbunyaları da ekleyip 1-2 dakika da tüm karışımı kavuruyorum.

Sonra domates püresi ve acı biber salçasını ve ince ince dilimlenmiş sarmısakları ekliyorum. 1-2 dakika da böyle çevirirken zeytinyağının kalanını ekliyorum. Üzerine bir adet limonun suyunu ve barbunyaların üzerini 1 parmak kadar geçecek kadar sıcak suyu ekliyorum. Burada bir püf noktası, musluk suyu yerine içme suyu kullanırsanız yemeğiniz daha lezzetli olacaktır. Biraz da tuz ilave edip (1 tatlı kaşığı kadar yeterli) tekrar biraz karıştırıp, altını biraz daha kısıp üzerini kapatıyorum.

Özellikle soğan kolay dip tutmasına sebep olabilecek bir malzeme, o yüzden ara sıra karıştırmak lazım, 4-5 dakikada bir defa yeterli olacaktır. Zaten uzun uzun karıştırmaya gerek yok, şöyle bir alt üst etmek yeterli.

Barbunyaların suyu çekilince altını kapatıyorum. Biraz soğuduktan sonra ısıya dayanıklı ve kapaklı cam bir kaba alıp, iyice soğutuyorum. Bu şekilde hazırlanmış bir pilaki, buzdolabında saklanınca tek kişiyi 3-4 gün rahatlıkla idare ediyor :)

İşte bu da görüntüsü, gerçekten nefis oldu :) İsterseniz üzerini maydanoz yapraklarıyla da süsleyebilirsiniz elbette :) Afiyet olsun!!!!

Sigara Böreği

Evren, bunu da mı yaptın? Evet yaptım, çok güzel oldu gerçekten :)

Sigara böreği, içine koyacağınız malzemelere göre lezzetli olacak bir arkadaş. Ama sadece iç malzemesi değil, yufka da çok önemli... Örneğin bugün süpermarketlerde satılan hazır üçgen kesilmiş vakumlu paketlerde satılan yufkalarla yapmanın hiç bir anlamı yok, çünkü o yufkalar son derece katkılı üretildiği için zaten sağlıksız, bir de parşömen kağıdı gibi kalın ve esneklikten uzak oldukları için börekleri sararken sürekli yırtılarak başınızı ağrıtıyorlar. O yüzden size de tavsiyem, bunların yerine günlük yufka alıp birazcık fazla zahmete girmeniz. Zaten gireceğiniz tek fazla zahmet yufka kesmek, üşenmeyin artık :)

Malzemeler bu sefer 3-4 kişiye yetecek kadar börek için...

-2 yufka
-150 gr civarı ezine beyaz peynir (bazı markaların 3 vakumlu dilimde sattıkları peynirler var, onlardan bir tanesiyle yapabilirsiniz)
-5-6 cm kalınlığında bir dilim kadar sucuk

Evet, sucuklu ve peynirli bir börek... Aslında buna çakma paçanga da diyebiliriz, pastırma genelde herkesin tercih ettiği bir gıda değil, ama az bir sucuğa genellikle itiraz gelmiyor. Hatta bu böreği yiyen şanslı kişi çok sevmişti :)

Öncelikle, peyniri bir kaba iyice ufalayarak işe başlıyorum. Sucuğu da küçük küçük küpler olacak şekilde kesip içine ekleyerek iyice karıştırıyorum.

Sonra yufkaları 8'er adet üçgen dilime bölüyorum. her bir dilime aşağıda görüldüğü şekilde iç koyuyorum, sonra önce dış kenarları içeri katlayıp, sonra börekleri sarıyorum. En son ucu yapışsın diye yanımda bulunan küçük bir kap suya yufkanın sivri ucunu bir batırıp çıkarıyor ve böreğe yapıştırıyorum.

Kızartmasına gelince, geniş bir teflon tavaya yaklaşık 1 su bardağı ayçiçek yağı koyup iyice kızmasını bekliyorum. Yağ iyice ısındığında böreklerimi içine atıyorum, yağ sıcak olunca börekler 2-3 dakikada altın rengine dönecektir, o yüzden başından ayrılmıyor ve her tarafını iyice kızarttığım börekleri pişince altına kağıt havlu serdiğim bir tabağa alıyorum.

İşte bu da böreklerin piştikten sonraki görüntüsü, inanın lezzeti görüntüsünden bile iyiydi... Afiyet olsun :)))

Közlenmiş kırmızı biber

Yine rakı sofrasına çok yakışan bir meze, bunu hazırlamak çok kolay. Sadece yine bir önceki tarifte olduğu gibi biraz közlemek için vakit harcamak gerekiyor, gerisi çok kolay...

Yine bu arkadaşı da konserve olarak alabilirsiniz isterseniz, o zaman sadece tabağa koymak yeter, ama ben soframa kendim hazırlamadığım şeyleri koymayı çok seven bir adam değilim, o yüzden bunu da nasıl yapacağınızı anlatayım o kadar yapmışken dedim :)

Yine iki kişilik bir sofraya yetecek bir ölçü ile malzemeleri verelim...

-2 adet kırmızı yağ biberi
-2 diş sarmısak
-zeytinyağı
-sirke

Öncelikle, biberleri yine köz tavasında iyice közlüyorum, burada da yine biberleri çevirirken çatal kullanmıyorum ki suyunu akıtmasın. Biberlerin her tarafı iyice közlendikten sonra, bir kaba koyup üzerini streç filmle kapatıyorum. 5 dakika sonra biberleri çok kolay bir şekilde soyabiliyorum.

Biberleri soyduktan sonra üzerinde kalabilecek yanık parçaları yıkayarak iyice ayıklıyorum. Sonra biberleri 1-2 cm kalınlığında dilimlere kesip bir tabağa alıyorum. Sarmısakları incecik dilimleyip üzerlerine ekliyorum. Yine zevkime göre birer ikişer çorba kaşığı civarı zeytinyağı ve sirke ekleyip, servis yapmadan iyice tüm lezzetler karışsın diye yaklaşık bir saat bekletiyorum... Bu kadar basit... İşte görüntüsü... Afiyet olsun :)

Yoğurtlu Patlıcan Salatası

Tamam, haklısınız, çok ara verdim. Ama bu aralar bilgisayarın başına oturacak çok zamanım olamadı maalesef. Ama bugün bir kaç tarif birden yazarak kendimi affettirmeye çalışacağım.

İlk tarifimiz, özellikle rakı sofralarının en güzel eşlikçilerinden biri olan yoğurtlu patlıcan salatası. Çok ama çok kolay bir meze, sadece patlıcanları közlemek biraz zaman istiyor, sonrası 5 dakika...

Özellikle şunu da belirteyim, daha önce de yazmıştım gerçi, benim yazdığım tarifler 2-3 kişilik sofralar için yeterli, daha fazla konuğunuz varsa ona göre miktarları ayarlamak gerekli.

Öncelikle malzemeler:

-2 adet patlıcan
-2 iri diş sarmısak
-2-3 kaşık yoğurt
-yeterince tuz
-zeytinyağı

Bu salatayı konservede satılan közlenmiş patlıcanlarla da yapmak mümkün, ama ben tavsiye etmiyorum, lezzeti kesinlikle aynı olmuyor. Onun yerine patlıcanları biraz zahmetli de olsa közlemek çok daha güzel sonuç verecektir. Aslında bu da çok kolay, bütün büyük marketlerde bulabileceğiniz köz tavalarından bir tane edinmeniz yeterli olacaktır. Köz tavası, bilmeyenler için, işte şöyle bir şey...


Bu arkadaşı daha sonra bir tarifte daha kullanacağız... O yüzden dediğim gibi, edinmekte fayda var, gayet ucuza satılıyor, Eminönü taraflarında 5 TL civarı fiyatlara bulabilirsiniz bile...

Patlıcanları orta ateşte iyice közlenene kadar bu arkadaşla baş başa bırakarak başlıyoruz. Her tarafının iyice közlenmesi için 3-4 dakikada bir çevirmek lazım, çevirirken çatal kullanmayın, delinmesin patlıcanlar :)

Patlıcanlarımız iyice közlendikten sonra yapacağımız iş, biraz soğumalarını bekledikten sonra elbette, kabuklarını iyice soyup temizlemek. Bu işi kolaylaştırmak için, bir kaba patlıcanları koyup üzerini streç filmle kapatarak 5 dakika bekleyebilirsiniz, sonrasında soyma işi daha kolay olacaktır. Patlıcanları soyduktan sonra bir de güzelce yıkayıp üzerinde kalabilecek yanık parçaları iyice temizliyorum.

Sonrası zaten çok kolay. Patlıcanları bir kaba koyup çatalla iyice eziyorum. Üzerine sarmısakları rendeliyorum. Yoğurt ve yaklaşık bir çorba kaşığı zeytinyağı koyuyorum (zeytinyağı olarak sızma zeytinyağı daha lezzetli olacaktır), son olarakta ağız tadıma uyacak şekilde tuzunu ekliyorum. Bu kadar basit.

İşte hazır olduğunda salatamız aşağıdaki gibi görünüyor... Afiyet olsun :)