Sayfalar

31 Ocak 2013 Perşembe

Harika Hamburger

Kabul edelim, hepimiz çocukluğumuzdan beri hamburgeri çok severiz...

Uzun bir süre Türkiye'de hamburger büyük zincir markaların tekelinde kaldı. Bu hamburgerler ince ve çok ciddi proseslerden geçmiş etleriyle aslında çok zararlı, hepimiz biliyoruz bunu. Ama lezzetleri güzeldi ve başka alternatifleri de yoktu. Ancak son yıllarda oldukça güzel, kocaman gerçek köftelerle ve çeşit çeşit lezzetlerle farklılaştırılmış hamburgerler yapan yerler nihayet ülkemizde de bulunur oldu. İyi de oldu :)

Bu tarifimde, bu hamburgerleri asla aratmayacak nefis bir formül paylaşacağım sizlerle. O kadar kolay ki aslında, bu kadar kolay olduğuna inanamayacaksınız. Benim de misafirlerime en çok yaptığım yemeklerden biri bu hamburger, her yiyen tekrar istiyor, gerçi son yaptığım seferde az pişirmeyi biraz abarttığım için şikayet aldım ama yine de nefisti :P

Küçük bir bilgi de verelim madem konu hamburger... Çok kişi onun alman kökenli bir yemek olduğunu düşünmüştür ismi dolayısıyla... Aslında isim kökeni olarak evet, Hamburg'lu demek... Aslen hamburgeri 1900 yılında New Haven Connecticut'ta Louis' Lunch restoranının sahibi Louis Lassen bulmuş. Ülke çapında tanınması ise 4 yıl sonra, 1904'te St. Louis Dünya Fuarı sırasında olmuş ve New York Tribune gazetesi hamburgeri "zirvedeki bir yemek satıcısının keşfi" olarak tanıtmış. Gerçi Louis Lassen'in karşısına "önce ben buldum" diyen çok sayıda rakip çıkmış sonradan ama kaynaklar (wikipedia) kendisinin mucit olduğunu söylüyor :) 

Tarifin kolaylığına şaşıracaksınız. Gerçi önce köfteyi anlatacağım. Yanına da çeşitli süsleme önerilerim olacak, orada tamamen kendi ağız tadınıza kalmış, ne şekilde isterseniz lezzeti zenginleştirebilirsiniz... 

Hamburger köftesi için kritik nokta, seçeceğiniz kıyma. En güzel köfte kıyması, dana döş etinden oluyor. Biraz yağlıca bir kıyma ama bana güvenin ve bunu kullanın. Sonrasında bir püf noktası daha, kıymayı sadece bir sefer çektirin. Ve, her bir hamburger için 200 gr kıyma alın. Bu kadar basit. 

Malzeme şöyle:

-Beğeninize göre bir hamburger ekmeği (ben daha önce bazlama ve gobit ekmeğiyle bile yaptım)
-Adam başı 200 gr. dana döşten tek sefer çekilmiş kıyma
-Çekilmiş deniz tuzu
-Taze çekilmiş kara biber

Bu kadar. Gerçekten. Ne soğan, ne sarmısak, ne ekmek, ne yumurta, ne gizemli baharatlar... Sadece bol miktarda kara biber, her köfte başına bir iki çay kaşığı kadar, ve yine köfte başına bir çay kaşığı kadar deniz tuzu. Yoksa siz daha zor mu sandınız?

Yapmanız gereken, kıymayı bu malzemelerle karıştırırken çok fazla ezmemek. Hafif hafif yoğurarak kıymayı o "tane tane" yapısından çok fazla çıkarmamaya gayret edin.

Sonra da şöyle en az bir parmak kalınlığında kocaman köfteler hazırlayın. Kızgın bir teflon tavada veya tercihen bir ızgara tavasında beğendiğiniz ölçüde pişirin. 

Sonra süslemeler size kalmış. Ben genelde tereyağında iyice karamelize ettiğim soğanlar, mantar sote, cheddar peyniri, dana veya yiyorsanız domuz bacon, acı hardal, mayonez, sarmısaklı mayonez, bbq sosu, ketçap, yeşillik, domates turşu, keyfim o gün ne getirdiyse öyle hazırlıyorum :)

Bir de sürprizli hamburger köftesi var, ama onu daha sonra fotoğrafı olunca anlatırım :) Şimdilik bu fotoğraflarla idare edin :)

Afiyet olsun :)





5 Ocak 2013 Cumartesi

Fırında Kremalı Patates

Özellikle son dönemde ağırlıklı olarak ızgara et tarifleri veriyorum. Bu kadar tarifi verirken, dün akşam antrikot yanına çok yakıştığını düşündüğüm Fırında Kremalı Patates'ten yaptım, o kadar güzel oldu ki, hemen yazmak gerekti :)

Son dönemlerde şık café'lerde de karşımıza sık sık çıkıyor patatesin bu nefis versiyonu. Aslında zor bir yemek gibi görünse de, tek zor tarafı sanırım patatesleri ince ince dilimlemek, gerisinde hiç bir zorluk yok.

Bu tarifte vereceğim malzeme rahat rahat 4 kişiye garnitür olarak yetecektir.

- 6 adet orta boy patates
- 1 paket krema
- 1 adet muskat cevizi
- 2 dal taze biberiye
- 2-3 diş sarmısak
- 2 tatlı kaşığı tuz
- 1-2 tatlı kaşığı karabiber
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 su bardağı taze kaşar

Öncelikle elbette patatesleri güzelce yıkayıp kabuklarını soyuyorum. Sonra incecik dilimler kesiyorum. Pek kolay değilmiş gibi görünebilir ama iyi ve iri bir bıçakla çok kolay olduğunu söyleyebilirim. Eğer evinizde sebze kesmek dilimlemek için yeni çıkan "nicer dicer" ve benzeri alet edevattan da varsa zaten bir iki dakikada dilimleri hazırlamış olursunuz. Önemli olan, patateslerin olabildiğince ince olmaları, 1-2 mm'lik dilimler. 

Sonra bir kabın içine sarmısakları ve muskat cevizinin yaklaşık yarısını rendeliyorum. Taze biberiye dallarından yaprakları yukarıdan aşağıya doğru çekerek söküyorum, bıçakla biraz kıyıyorum. Tuzu ve karabiberi, en sonunda da kremayı katıp hepsini iyice karıştırıyorum. Eğer kremanız katıysa biraz sütle daha akışkan hale getirebilirsiniz. Sonra bir cam fırın kabının içini zeytinyağıyla yağlayıp, patatesleri kat kat dizmeye başlıyorum. Her katın üstüne de 2-3 kaşık kadar kremalı karışımdan döküyorum. Elimdeki patateslerin hepsi fırın kabına girdikten sonra kalan kremalı karışımı tepesine boca ediyorum ve önceden 180 dereceye ısıttığım fırınıma atıyorum.

Yaklaşık yarım saat kadar piştikten sonra (arada kontrol edebilirsiniz, patateslerin yumuşamasını beklemek gerek) üstüne bütün taze kaşarı yayıp tekrar fırına atıyorum. Kaşar iyice eriyip hafiften kızarmaya başlayınca işlem tamam... 

Görüntü de olağanüstü :) 



Tabağın tamamı da nefis görünüyordu, fotoğrafını paylaşmadan edemeyeceğim :) Mantarı bir diş sarımsakla zeytinyağında sote ettim, biberleri de ızgara tavamda pişirdim. Eti de her zamanki gibi bol tuz ve karabiber ile, çok az da üzerine zeytinyağı gezdirip yine ızgara yaptım. Ve tabii ki az pişirdim :)


Antrikotun pişirirken ne halde olduğunu da görmenizi istiyorum. Dökme demirden ızgara tavası diyorum ya hep, dediğim kadar var inanın...


 Evet, bize gerçekten afiyet oldu, size de olsun :)




1 Ocak 2013 Salı

Lokum Bonfile

Yine iki aydır doğru dürüst bir tarif yazamadan geçti gitti, yıl bile değişti...

Yeni yılın ilk gününde bir deneme yaptım, fena da olmayınca buraya yazmaya karar verdim...

Bu aralar steakhouse'lar çok revaçta... Nusr.et, Günaydın, Ankara'da Butcha, Dükkan falan derken liste uzayıp gidiyor. Hepsinin ortak noktası iyi kalite etleri gerçekten çok doğru tekniklerle pişirerek servis yapmaları. Bu sayede çok popülerler, bir yandan da ciddi şekilde pahalı oldukları da bilinen bir gerçek. Peki, bu lezzetleri kendiniz yapamaz mısınız? İlla bir tabak ete 50 tl civarı ödemek şart mı? Tabii ki hayır.

Bu tür restoranların çoğunda tadımlık olarak verilen bir örnek, Lokum adında. Adı üstünde, lokum gibi, yumuşacık ve sulu bir et. Peki nasıl yapıyorlar da bu kadar güzel oluyor? İşte şöyle...

Öncelikle kasabınızdan adam başı 200-250 gr kadar dana bonfile alın ve temizletin. Eğer kendiniz dilimlemeye üşenirseniz, ki ben öyle yapmadım ama yine de söyleyeyim, eti yaklaşık yarım santimetre kalınlığında dilimlere kestirin. Sakın eti dövdürmeyin, bütün olayı kaçırırsınız.

Bu tarifi yapmak için evinizdeki iyi bir teflon tavayı da kullanabilirsiniz, ama benim kesin tavsiyem döküm demirden bir ızgara tavası kullanmanız. Üzerindeki ızgaralar sayesinde etinizi aynen o restoranlardaki gibi izli şekilde pişirebilirsiniz, ayrıca ısıyı çok iyi tuttuğu için bu tavalarla pişirme süresi böyle ince etlerde çok kısa, 5 dakikada hazır...

Eti oda sıcaklığına gelene kadar bekletip, üstüne bol bol taze çekilmiş karabiber ve deniz tuzu serperek her iki tarafını da çeşnilendiriyorum. Bir yandan da tavamın altını iyice açıp ısıtmaya başlıyorum. Et öncesinde eğer yanına sebze ızgara yapmak isterseniz sebzeleri de tavaya atabilirsiniz. Ben bugün biraz kırmızı biber ile köy biberi ızgara yaptım, etin yanına yakıştı.

Etleri tavanın iyice ısındığına emin olduğunuzda tavaya dizin. Bir püf noktası, ızgara olarak pişirirken etlerin birbirine değmemesi gerekir. Çünkü etler birbirine değdiği zaman birbirinden gelen buhar ile hafif bile olsa haşlanma etkisi yaşayacaklardır, bunun olmasını istemiyoruz, o yüzden de aralarında biraz yer bırakın, zaten bütün et o kadar kısa sürede hazır oluyor ki, iki turda pişirseniz de sorun değil :)

Etin her iki yüzünü de 1-1,5 dakikayı geçmeyecek şekilde pişirin ve ateşten alın. Daha fazlası gereksiz, hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Etin içi kırmızı kalsın, bırakın az pişmiş olsun. Hem bu ince etler bunu denemek için çok uygunlar. farkı kesinlikle göreceksiniz, sulu ve yumuşacık etleri yedikçe o kırmızı rengi daha da çok seveceksiniz. Ateşten aldığınız etlere de "dalmadan" önce bir iki dakika eti dinlendirin ki ızgara sonrası etin suları iyice kendine gelsin, merak etmeyin hemen soğumuş olmayacak :)

Geleneksel olarak bu eti yanında bol miktarda patates tava ve isterseniz ızgara sebzeler ile servis yapabilirsiniz. Hele hele biraz (dayanabilirseniz bayağı acı) hardalınız varsa mutlaka yanına bol miktarda bulundurun derim.


Afiyet olsun :)