Herşey geçen akşam babamla alışverişe gittiğimizde iki dilim somon almamızla başladı... Somon'un faydaları saymakla bitmez... Efendim omega bilmemkaç deposu, antioksidan, yok efendim gözleri parlatır falan filan... Bunları geçiniz.. Esas önemli olan tarafı, somonun çok sayıda çeşitlilik sunan, nefis bir balık çeşidi olması. Biraz araştırırsanız, önünüze somon ızgara, somon füme, kremalı somonlu makarna, zencefilli sarmısaklı somon, somon tartar vs vs bir yığın tarif çıkar. Bu tarifi de yarın nasıl bir çeşitleme yapsam diye araştırırken gördüm (ki çok sevgili dostum Fikri Akçalı zamanında bu tarifi bana anlatmıştı ama uygulama şansım olmamıştı, buradan da günah çıkarayım kendisine) ve uygulamaya karar verdim. Burada balığı ateşle falan pişirmek söz konusu değil. Bol miktarda tuzun içerisinde bir gün bekleterek balığı tuz yardımıyla pişiriyoruz. Aslında bir çok pahalı balık lokantasında da bu arkadaşın benzerlerini oldukça sağlam fiyatlara veriyorlar. Çok daha da az miktarda oluyor haliyle... Bu tarif öğrendiğim kadarıyla bir İsveç yemeği, hazırlanış olarak bizim lakerdaya benziyor ama çok daha hızlı hazırlanıyor tabi, orijinal ismi Somon Gravlax ama bence Somon Lakerda demenin de hiç bir sakıncası yok :) Şimdi, her zaman olduğu gibi malzemeyle başlayalım... -1 parça somon fileto (eğer meze gibi bir şekilde kullanacaksanız adam başı 50 gr civarı yeterli olur, biz iki kişi 200 gr'lık bir filetoyla yaptık, bitiremedik) -bol miktarda salamuralık deniz tuzu (alttaki fotoğrafta olduğu gibi, tane tane tuz olmalı) -Tuzun yarısı kadar toz şeker -dereotu Somonun üzerinde eğer kalmışsa alt bölümdeki kılçıkları temizleyerek işe başlıyorum. Bir kasede balığın üzerini rahatça kaplayacak kadar salamura tuzu, şeker ve genel itibariyle yeşil bir görüntü sunacak kadar dereotu yapraklarını karıştırıyorum. Burada tam ölçüler veremiyorum çünkü bütün miktarlar aldığınız filetonun boyuyla ilişkili, üzerini tam bir katman şeklinde kaplayacak miktarda tuz kullanmak gerekiyor, ona göre ayarlamaya çalışın. Hazırladığım karışımı balığın etli kısmının üzerine iyice kaplıyorum. Sonrasında tabağı bol miktarda streç filmle kaplıyorum, buzdolabına koyduktan sonra da, balığın üzerine iyi bir ağırlık (ben döküm ızgara tavamı kullandım) yerleştirip, arkadaşları 24 saat boyunca unutuyorum. Bir günlük bekleme süresi yeterli, bazı tariflerde 2 gün olursa daha da lezzetli olacağı rivayet ediliyor ama benim deneme şansım olmadı. Bu bekleme süresi sonunda tabakta bol miktarda su oluyor, onu döküyorum. İlk etapta görüntü şöyle...
Bu haliyle yemek mümkün değil elbette. Üzerindeki tuzu iyice bıçağın sırtıyla kazıyorum, hatta bir parça suya bile tutmak mümkün. Sonra işin en zor tarafına sıra geliyor, somonun derisinden kurtulmaya. Bu da aslında çok zor bir iş değil ama gerçekten keskin bir bıçak gerekiyor. Bir tarafından deriyi tırnakla hafif kaldırdıktan sonra, bir elimle yukarı çekerken, diğer elimle bıçağı sürerek deriyi çıkarıyorum. Nasıl yapıldığını görmek isterseniz youtube'da how to remove skin of salmon diye aratabilirsiniz. Deriyi çıkardıktan sonra, benim tavsiyem ince ince dilimlemek. Dilimleri de keyfinize göre bir şekilde tabağa dizdikten sonra, üzerine bir miktar daha dereotu serperek son haline getirebilirsiniz. Ben şöyle bir tabak hazırladım...
Özellikle somon severlere çok hararetli bir şekilde tavsiye ediyorum. Mutlaka deneyin, hazırlaması son derece kolay ve çok lezzetli oluyor. Hazırlandığı haliyle de dolapta bekleterek 2-3 gün saklamak mümkün. Afiyet olsun!!!
Bazıları kuzu etini pek sevmez... Ne büyük hata... Oysa ki iyi pişirilmiş bir kuzu eti gibisi var mı? Siz de benle hemfikir iseniz, gelin nefis bir kuzu incik yapalım... İncik, uzun pişirilmesi gereken bir arkadaşımız. Benim blogda genellikle verdiğim tariflere göre biraz farklılık taşıyor, ben burada çok hızlı yapılabilen lezzetli yemekleri daha çok paylaşmayı seviyorum. Ama bu sefer biraz uzun uğraştıran bir yemek tarifi vereceğim. Biraz zaman harcayacaksınız ama inanın memnun kalacaksınız... Önce, adet olduğu üzere malzemeleri verelim, bu tarif 2 kişilik... -2 adet kuzu incik -2 adet chilli biber (acı tercih edenler için) -5 diş sarmısak -1 havuç -1 kereviz sapı -3-4 dal taze kekik -2-3 adet defne yaprağı -Yarım kilo küp küp doğranmış domates (veya bir kutu doğranmış domates konservesi) -tuz, karabiber, kimyon, varsa smoked paprika ve iki çubuk tarçın -zeytinyağı -bir bardak kırmızı şarap -3-4 yemek kaşığı worchestershire sosu Evet haydi başlayalım... Önce eti biraz renklendirmemiz gerekiyor... Bunun için büyükçe bir tencereye bir iki yemek kaşığı zeytinyağı döküp ısınmasını bekliyorum. Sonra, incikleri atıp dışını biraz karamelize edip kahverengi olmasını sağlayana kadar her tarafını hızlıca mühürlüyorum (yani kahverengi olacak kadar pişiriyorum, içi bu aşamada pişmeyecek, sadece dışına güzel bir renk katıyoruz). Etler mühürlendikten sonra, kenara alıp biraz bekletiyorum, üzerine toz baharatlarımı (tuz, karabiber, kimyon, smoked paprika, belki isteğe göre biraz kırmızı biber ve kekik bile olabilir) bol miktarda serpiyorum. Burada her tarafının baharatlanmasını sağlamanızı öneririm. Sonra, aynı tencereye yarım parmak kalınlığında dilimlemiş olduğum kereviz ve havuçları atıyorum, şarabı ekleyip iyice alkolü buharlaşana kadar ateşi yüksek tutuyorum. Alkol uçtuktan sonra, etleri sebzelerin üzerine koyuyorum. Sonra da domatesleri ekleyip, boyuna keserek içini açığa çıkardığım chilli biberlerini ve tarçın çubuklarını, defne yapraklarını, sadece kabuklarını soyduğum sarmısakları, worchestershire sosunu (benim kişisel favorim Lea Perrins) ve kekik dallarını ekliyorum. Bu noktadan sonra iki seçeneğiniz var. İsterseniz, eğer sapları fırına dayanabilecek bir tencereniz varsa, mesela bir döküm tencere olabilir, 180 derece fırında 2 saat pişirebilirsiniz. Bu ideal çözüm, bunu yaparsanız tencerenin kapağını kapatmaya da gerek yok, bütün malzemeleri koyduktan sonra biraz karışıp kendine gelene kadar 15 dakika hafif ateşte tutup, sonra önceden ısıtılmış fırına doğrudan atabilirsiniz etleri. Eğer bu imkan yoksa (benim bu fotoğrafı çektiğimde olduğu gibi), o zaman düşük ateşte ara sıra etleri ve sebzeleri şöyle bir karıştırarak, yine 2-2,5 saat kadar pişirmeniz gerekiyor. Etin büyüklüğüne göre bu pişme süresini ayarlamak gerekiyor. Piştiğini anlamanız çok kolay, kemikten tutup şöyle çatalla etleri aşağı doğru bastırdığınızda etler kemikten sıyrılacak gibi oluyorsa işlem tamam demektir... Servis için benim önerilerim, güzel bir beğendi (henüz tarifi yok bende ama yaparım kısa süre içerisinde), veya hemen aşağıda gördüğünüz patates püresi... Ya çok acayip oldu bu, iki fotoğraf paylaşayım :)
Et yemekleriyle patatesin iyi gittiği bir gerçek, bunu bir çok defa söyledim. Bugün de yine bir patates çeşitlemesini normalden biraz farklı bir şekilde yaptım, o kadar lezzetli oldu ki şaşırırsınız... Patates püresini sevmem diyeni henüz görmedim. Ama bizde genelde pek bir atraksiyon olmaz püre diyince. İyice haşlanmış patates, tuz, yağ, süt vs. Bence o kadar da iddialı sayılmaz, biraz farklı bir lezzet olmalı... Gelin biraz standart dışına çıkalım. Önce malzemeleri sayalım... 2-3 kişilik diyebilirsiniz... -600 gram taze patates (eğer varsa en küçük olanları seçin) -30 gr tereyağı (bir ince paketin 4'te biri, daha yağlı da yapabilirsiniz lezzet açısından ama bu kadar da yeterli oluyor, aman margarin falan kullanmayın ama...) -40-50 gr dil peyniri -bir adet iri diş sarımsak -deniz tuzu ve taze çekilmiş karabiber Önce elbette patatesleri haşlıyorum. Patatesler küçük olduğu zaman 15 dk yeterli olacaktır. Sonra eziciyle bir güzel eziyorum. Ben püre yaparken genelde patates biraz tane tane kalsın istiyorum, o yüzden kesinlikle blender kullanmıyorum, patates ezici yoksa çatal da gayet güzel iş görüyor. Patatesler ezilince, içine tereyağını, küçük doğranmış sarmısakları ve ince ince didiklediğim dil peynirini ekliyorum. Bu sırada eğer haşlamayı yeni bitirdiysem zaten patateslerin sıcaklığı peyniri ve tereyağını eritmek için yeterli oluyor. Eğer gerekiyorsa, altını çok hafif açarak biraz su veya süt ekleyerek biraz ısıtabilirsiniz. Peynirin erimesi ama tencerenin dibine yapışıp yanmaması işin kritik noktası... Gerisi zaten çok çok kolay. Çatalla iyice karıştırıp arada ağız tadıma göre tuz ve karabiber ekliyorum... Peki, bunu biraz daha farklılaştırmak istersek neler yapabiliriz? Hemen bir iki ipucu daha... Evde bunlar yoktu ben yaptığımda. Örneğin patates püresi içine az bir miktar (1 çay kaşığı kadar mesela) muskat cevizi rendeliyorum elimde varsa. Bunun haricinde en son pürenin altını kapattıktan sonra ekleyeceğiniz fazla incelmeden kıyılmış taze fesleğen yapraklarını da mutlaka deneyin derim. Özellikle patates püresi ve fesleğen bir arada enfes bir lezzet sunuyor. Alttaki fotoğrafta pişirdiğim kuzu pirzolaların normalden pek bir farkı yok, döküm ızgara tavamda sadece tuz ve karabiber ile pişirdim... Biraz daha farklı bir pirzola sunumu üzerinde yakında bir çalışmam olacak, o zamana kadar bu tarifiyle idare edebilirsiniz :)
Sizi bilmem ama benim tavuk kanadına deli olduğum bir gerçek... Bu iş bibuçuk yüzünden oldu, o kadar güzel yapıyorlar ki, müptela olmamak zor... Evde mangalla pişirmek mümkün olmadığı için aynı lezzeti tutturmak kolay değil açıkçası ama, güzel bir tavuk kanadı yapmayı da bir süredir deniyordum, bu sefer fena olmadı sanırım... Bir not, elbette döküm ızgara tavasında yapmak her zaman için bir olasılık, ancak bu tür yağlı etlerde çok ciddi bir dumanaltı problemi yaşanıyor döküm tavada, o yüzden fırında yapmak en iyi çözüm. Amerikalılar kanatları derin yağda kızartır, eyvallah o da lezzetli ama kızartma tercih edeceğim bir pişirme tarzı değil. Fırında güzel oluyor merak etmeyin... E haydi başlayalım o zaman... Önce, her zaman olduğu üzere malzemeler gelsin; -1 kg tavuk kanadı -1 dolu tatlı kaşığı acı biber salçası -3 dolu tatlı kaşığı domates salçası -1 tatlı kaşığı curry -1 tatlı kaşığı kekik -2 tatlı kaşığı smoked paprika (ona ayrıca değineceğim) -isteğe göre kırmızı biber, karabiber, tuz -2 yemek kaşığı zeytinyağı -az bir miktar (yarım çay bardağı) su Öncelikle smoked paprika konusuna biraz değinelim. Bizim memlekette pek bildiğimiz bir baharat değil bu arkadaş, genellikle baharatçılarda da bulmak pek olası değil. Toz biber görünümlü bu arkadaşlar fümelenerek kurutulmuş özel bir biberin toz haline gelene kadar öğütülmesiyle yapılıyor. Yemeklere nefis bir füme, is tadı katıyor. Adeta mangalda pişmiş gibi bir lezzet veriyor. Dediğim gibi çok kolay bulunan bir baharat değil, o yüzden fiyatı da bir hayli yüksek (100 gramlık kutusu 18 TL İstinye Park'ta örneğin). Ama ben müptelası oldum şimdiden, onu söylemeliyim... Tarifimize gelecek olursak, ilk olarak kanatların haricindeki tüm malzemeyi büyükçe bir kasede iyice karıştırıyorum, çatal veya çırpıcı kullanabilirsiniz. İyice homojen bir hale geldiğinde, kanatları tek tek bu karışıma buluyorum ve fırının ızgara teline diziyorum. Kanatların hepsi dizildiğinde altında mutlaka bir fırın kağıdı yerleştirdiğim tepsi olacak şekilde ızgara telini önceden 200 dereceye ısıttığım fırınıma yerleştiriyorum. Bu şekilde yaklaşık yarım saat kadar durması gerekiyor fırında. Bir kontrol etmekte fayda var, derisi çok yumuşak kalırsa performansı düşer... Onun için mümkün olduğunca çıtır çıtır olduğuna emin olun derim. Eğer ızgara telinde pişirmek uymaz derseniz, derili kısımları alta gelecek şekilde dizip 15 dakika, sonra ters yüz edip bir 20 dakika daha pişirirseniz o şekilde de güzel olacaktır, ama bu durumda kanatların derisindeki yağ tepside kaldığı için istediğiniz kadar çıtır çıtır olmuyor, o da tecrübeyle sabit. Görüntü bu... Harika oldu, deneyip yorumlarınızı yazarsanız da sevinirim...
Bu aralar biraz daha fazla yazmaya karar verdim, uygulamaya alıyorum. Bugün size biraz farklı bir sebzeli tavuk tarifi vereceğim. Ben yaptığımda çok lezzetli oldu, sizlerin de hoşuna gider denerseniz. Önce malzemeler (2-3 kişi için): -500-600 gram tavuk göğüs eti -Bir paket kereviz sapı -Bir adet taze chilli biberi (büyük süpermarketlerde bulabilirsiniz, acı istemiyorsanız bunu koymayın) -3 diş sarmısak -3-4 dal taze biberiye (kuru kullanacaksanız bir tatlı kaşığı olur) -1-2 yemek kaşığı worchestershire sosu -1-2 yemek kaşığı balzamik sirke -Zeytinyağı, tuz, karabiber Öncelikle, eğer kuşbaşı şeklinde almadıysam, tavukları küp küp doğrayarak işe başlıyorum. Daha sonra kereviz saplarını yaklaşık birer parmak kalınlığında dilimliyorum, chilli biberini ve sarmısakları da ince ince doğruyorum. Bir wok'u ısıtıp içine ince bir katman olacak kadar zeytinyağı ekliyorum. Üzerine tavuklarımı atıp yüksek ateşte güzelce pişiriyorum. Bir iki dakika sonra da kereviz sapları ve chilli biberlerini ekliyorum. 3-4 dakika sık sık karıştırarak pişirdikten sonra sarmısak, ağız tadıma göre tuz (her zaman olduğu gibi deniz tuzu tavsiyemi tekrarlayayım) ve taze çekilmiş karabiber ve ayıkladığım taze biberiye yapraklarını ekliyorum. Bunlardan sonra ise hafif bir ekşilik katmak için worchestershire sosu (soya sosu da olabilir isterseniz ama bu daha lezzetlidir) ve balzamik sirke ekliyorum. Eklediğim soslar iyice buharlaştığı zaman bir iki dakika daha tavukların üzerleri biraz daha kızaracak kadar pişirmeye devam ediyorum, ve işlem tamam... Chilli biberini eğer acı yemek seviyorsanız mutlaka denemenizi öneririm. Çok farklı ve keyifli bir lezzet veriyor koyduğunuz yemeklere. Eğer çok acı geliyorsa, biberi ortadan boylamasına ikiye dikkatlice kesip çekirdeklerini ve tüm o beyaz iç kısımlarını çıkarabilirsiniz. Bu arada chilli biberiyle uğraştıysanız, kesinlikle ilk iş olarak ellerinizi bol sabunla yıkayın ve yüzünüze, özellikle de gözünüze kesinlikle daha önce dokunmayın, çok ilginç yanma hisleri yaşayabilirsiniz, tecrübeyle sabittir :) Yemeğin görüntüsü işte böyle, tadı alışılmış bir tavuk gibi olmadı kereviz sapı ve chilli sayesinde, denemenizi öneririm. Tabaktaki brokoliler ise hemen aşağıdaki tariften...
Uzun bir aradan sonra, yine seneyi devirdikten sonra bir tarifle geri dönmeye karar verdim. Bu sene daha yeni içerikler ve daha güzel tariflerle dolu bir içerik hazırlamak istiyorum, umarım başarılı olurum. Sebze yemekleri genellikle benim blogumda biraz az sayıda kaldı, biraz bu konuya eğilmek gerek diye düşündüm. Bu sıralar biraz daha yoğun olarak karşınıza sebze türleriyle çıkmaya çalışacağım. Buharda pişmiş brokoliyle başlıyorum ilk olarak. Hatta abarttım durumu, yaseminli yeşil çay buharında pişirdim. Vaaay kulağa çok sofistike ve zor mu geliyor yoksa? 10 dakikada hazır olacak desem denemek ister misiniz? Öncelikle, bu yemeği yapabilmek için bir buharda pişirme yöntemi gerek. Çeşitli mutfak malzemesi satan mağazalarda aparatlar var, ben İkea'dan bir tane almıştım. Şöyle bir alet:
Kullanılışı çok basit. Buharda pişirme aparatınızın üzerine pişirmek istediğiniz malzemeyi koyduğunuzda suyun deliklerden içeri girip malzemeye değmemesi gerekiyor... Ona göre, bir tencereye biraz su koyup kaynatıyorum, su kaynadıktan sonra ise içine bir miktar yaseminli yeşil çay yaprağı ekleyip bir beş dakika kadar üstü kapalı olarak demlenmeye bırakıyorum. Suyun rengi koyulaştığında brokolileri buharda pişirme aletinin üzerinde içeri bırakıyorum ve en fazla 10 dakika (ne kadar pişmiş olmasını istediğinize göre değişir bu süre, ben 6-7 dakikayı yeterli buluyorum) sonra altını kapatıp sebzeleri çıkarıyorum. Bu kadar kısa sürede, yaseminli yeşil çayın da lezzeti hafif bir şekilde brokoliye siniyor ve çok lezzetli bir sebze yemeği sizler için hazır oluyor :) Bu kadar basit, bu kadar hızlı ve bu kadar sağlıklı bir yemek işte...
Fotoğrafta yer alan tavuk tarifi de çok yakında burada... Biraz tuz ve karabiber serptiniz mi işlem tamam, bonus olarak isteyenler az bir miktar balzamik sirke de deneyebilir... Afiyet olsun!!!
Benim iflah olmaz bir etsever olduğum tariflerden de malumunuz sanırım... Bugün de yine bir bonfile çeşitlemesiyle karşınıza geliyorum. Hep söylerim, etlerin en güzeli bence bonfile. Yağsız ve yumuşacık bu et en güzel de az piştiğinde oluyor. Önce malzemeler (2 kişilik): -1 demet pazı -1 orta boy kuru soğan -4 dilim bonfile (kalın dilimler olsun) -tuz -taze çekilmiş karabiber -2 yemek kaşığı zeytinyağı Hazırlaması çok kolay, önce pazıyı anlatayım. Pazıları iyice yıkayıp temizliyorum. Saplarının kalın olduğu yerler biraz geç pişeceği için ve biraz da acelem olduğu için bu tarifi yaparken onları kullanmadım. Zaten pazı yaprakları da çok hızlı pişer, onların diriliğini kaybetmesini istemedim. Soğanı küçük küpler halinde kestim, zeytinyağı ile bir teflon tavada iyice karamelize olana kadar kavurdum. Sonrasında tuz ve karabiber ekleyip fazla ufaltmadan doğradığım pazı yapraklarını ekleyip 2-3 dakika kadar daha çevirdim. Pazı çok hızlı pişiyor, o yüzden ateşte fazla tutup diriliğini kaybetmemesi gerek. Eğer isterseniz buraya bir kaç kaşık taze krema da ekleyebilirsiniz, ben ağır olmaması için eklemedim. Krema da eklerseniz biraz muskat cevizi de rendelemek yakışacaktır. Etleri ise her zamanki gibi pişirmeden yarım saat önce buzdolabından çıkardım ve oda sıcaklığına yaklaşmalarını sağladım. Bu önemli, çünkü soğuk eti sıcak tavaya direkt koyarsanız etin yumuşaklığını kaybetmesine sebep olur bu durum. Pişirme öncesinde etleri her zamanki gibi çok az zeytinyağı, deniz tuzu ve taze çekilmiş karabiberle tatlandırıyorum. İyice ısınmış döküm ızgara tavama etleri birbirine değmeyecek şekilde yerleştiriyorum. 2 yüzlerini de 3'er dakika kadar pişirip, yanlarını da hızlıca bir maşayla tavaya bastırıyorum. Sonuç işte bu :)
Daha önce de dedim, patates gerçekten süper bir malzeme, hem çok ucuz, hem her yerde bulunabiliyor, hem de çok kolay tariflerle çok güzel sonuçlar veriyor. Bu çok basit tarifim de patatesle etlerin yanına eşlik edecek güzel bir lezzet. Malzemeler: -Kişi başı 2 adet orta boy taze patates -bir kaç dal taze biberiye -2-3 çorba kaşığı zeytinyağı -tuz, taze karabiber Öncelikle, patateslerimi çok iyi temizleyip, kabuklarını soymadan yaklaşık 10 dakika kadar haşlıyorum. Sonrasında patatesleri ortadan enine ikiye kesip, bir tavada kızdırdığım zeytinyağının içerisine kabukları dışarı bakacak şekilde yerleştiriyorum.
Ara sıra çevirerek, kabuk kısımlarının da kızarmasını sağlıyorum. Son aşamada tuz, karabiber ve biberiye yaprakları serpip, biberiyeler yanmadan hızlıca tabağa alıyorum. Bu kadar basit...
Mantarı sever misiniz? Pek çok kişi için cevap evettir diye tahmin ediyorum. Yavaş yavaş farklı türlerinden de örnekleri tezgahlarda görmeye başladığımız mantar, bir kaç farklı tarifle çok güzel sonuçlar verebiliyor. Bunlardan birisi, oldukça lezzetli birisi, bugünkü tarifimizin konusunu oluşturuyor.
Bu pazar akşam yemeğine özel bir konuğum vardı, o yüzden günler öncesinden yemek tarifleri kurcalamaya, Gordon Ramsey ve Jamie Oliver izlemeye başladım. Bu tarifte de, aslında biraz onların yaptıklarını baz alarak kendim doğaçlama yapmaya çalıştım. Sonuçları da oldukça iyi oldu, sadece biraz kendime göre fazla pişmiş buldum etleri, o yüzden pişirme süresini kısaltacağım bir daha yaptığımda... Malzemeler (2 kişiliktir): -2 dilim dana antrikot -8 adet arpacık soğanı (ya da 1 adet orta boy soğan, ama bulabilirseniz arpacık soğanı çok güzel sonuç veriyor inceliğiyle) -2 diş sarmısak -2 çorba kaşığı krema -1 çay bardağı kadar beyaz şarap -2 çorba kaşığı kadar zeytinyağı -tuz, taze çekilmiş karabiber Öncelikle malzemeleri hazırlıyorum. Etleri buzdolabından çıkarıp mümkün olduğunca oda sıcaklığına getirene kadar bekliyorum. Sonra iki yüzlerine de tuz ve karabiber serpiyorum. Arpacık soğanlarını 2'ye bölüp incecik dilimliyorum, mantarları ince ince dilimliyorum. Sarmısakları da yine ince ince kıyıyorum. Pişirmeye ilk olarak etlerle başlıyorum. İyice ısınmış teflon bir tavada her iki yüzlerini 2-3 dakika kadar pişiriyorum ve etleri bir tabakta beklemeye alıyorum. Sonra, aynı tavada hiç bir temizlik yapmadan, altını biraz kısıp zeytinyağını ve soğanları atıyorum. Bu sırada da tavanın dibinde etten kalmış olan kalıntıları bir spatulayla bir güzel kazıyarak soğanları daha lezzetli hale getiriyorum. Soğanları 2 dakika kadar çevirdikten sonra sarmısak ve mantarları ekliyorum, sık sık karıştırarak pişiriyorum. Mantarlar suyunu bırakırken şarabı ekliyorum. Burada bir not, sosun tadının bozulmasını engellemek için çok düşük kalite bir şarap kesinlikle kullanmayın. Lezzetli bir şarap olması sosu çok daha lezzetli hale getiriyor. Şarap biraz çektikten sonra, 2 kaşık krema, tuz ve karabiberi ekleyip iyice karıştırıyorum. Hatta bakın şimdi aklıma geldi, biraz muskat rendesi de bu aşamada çok güzel bir lezzet katabilir, benden söylemesi :) Krema da iyice karışıp sos kıvam aldığında, beklemeye aldığım etleri de tekrar tavaya alarak sosun içine adeta gömüyorum. Bir iki dakika da bu şekilde pişirdikten sonra işlem tamam :)
İşte görüntü bu, gerçekten çok ama çok lezzetli oldu. Yanına yaptığım patatesler de çok kolay, onların tarifi de çok yakında gelecek, ama genellikle böyle kremalı ağır bir yemekle fazla yağlı olmayan, hafif bir ek lezzet kullanmakta fayda olacağını düşünüyorum. Izgara sebze gibi bir şeyler de düşünülebilir.