Geri dönüşümü benim için en önemli yemek tariflerinden biriyle taçlandırmam gerektiğini düşündüm.
Izgara... Eğer vejeteryan değilseniz kesinlikle sevdiğiniz bir pişirme tarzıdır. O yüzden bu nefis pişirme yöntemiyle neler yapabileceğimize yavaş yavaş başlayalım.
Özellikle dana eti ızgara ile çok iyi anlaşan bir arkadaşımız. Ben de bu tarif için benim favorilerimden olan Dana Pirzola'yı tercih ettim.
Izgarada et pişirmek aslında çok kolay. Hele mangal ile yapılırsa. Ama ne yazık ki her zaman mangal yakma şansımız olmuyor. Bu tür durumlarda değişik alternatifler mevcut:
-Elektrikli Izgaralar: Özellikle Philips ve Tefal gibi büyük üreticilerin ürettiği, rezistansı ızgaranın içine gömülü olan modeller, altlarındaki su hazneleriyle birlikte duman çıkarmamak iddiasında olabiliyorlar. Bu tür ızgaraların özellikle güç olarak biraz fazla elektrik harcamaları, ona rağmen et pişirmekte biraz yavaş olmaları önemli bir dezavantajları. Rezistansı açıkta duran ızgaralardan da özellikle uzak durmanızı öneririm, hiç kullanışlı olduklarını sanmıyorum.
-Izgara tavaları: Bunlar daha pratik, hem yıkama konusunda elektrikli modellere göre daha kolay yıkanabiliyorlar, hem de ocak ateşi sayesinde sıcaklıkları oldukça yukarı çıkararak pişirme hızını isteğinize göre ayarlamak daha kolay. Bunlar da çeşit çeşit, benim kesin tavsiyem biraz daha fiyatlı ve ciddi şekilde ağır olsalar da döküm demirden yapılan tavalar. Bunlar mangal ile odukça yakın bir performans veriyorlar. Benim kullandığım örneği aşağıda...
Bu tür ızgaralarda dana eti pişirmek aslında çok basit. Tek yapmanız gereken, etin pişirme öncesi üzerine çok az miktarda zeytinyağı, deniz tuzu ve çekme karabiberle iki yüzünü de bir parça tatlandırmak. Tuz konusunda da mutlaka deniz tuzu öneriyorum, rafine tuzlara göre çok çok daha sağlıklı.
Maalesef güzel ülkemizde genel alışkanlık eti çok fazla pişirmek. Aman dikkat, dana pirzola gibi bir eti çok pişirmek ciddi bir yanlış, eğer içi kanlı veya kırmızı kalan bir eti yiyemiyorsanız bu tarifi denememeniz daha doğru. Çünkü o güzelim etler, geleneksel alışkanlıklarımıza göre pişirildiğinde ne tadı kalır ne bir şeyi. O yüzden, bu şekilde pişirmeyecekseniz yapmamanız daha iyi.
Haydi başlayalım...
Etlerimizi zeytinyağı - tuz -karabiber üçlemesiyle buluşturduktan sonra ocağı harlı ateşte açarak tavanın ısınması için 2-3 dakika bekliyorum.
Tava ısındıktan sonra (bunu elinizi tavanın üzerinde bir 10 cm kadar yukarıda tutarak anlayabilirsiniz, elinizi bir kaç saniyeden sonra çekmek istediğinizde tava iyi ısınmış demektir) etleri üzerine yerleştiriyorum. Yaklaşık 1 dakika kadar sonra, yüzleri değişmeden bir 30-45 derece kadar saat yönünde eti çevirirseniz, etin üzerinde o restoranlarda gördüğünüz baklava benzeri ızgara desenlerini çıkarabilirsiniz.
Etin bir yüzü 3-4 dakika piştikten sonra tersini çeviriyorum ve bir üstteki paragrafta bahsettiğim işlemleri tekrar yapıyorum.
Eğer etiniz çok kalınsa ve yanları çok kırmızı kaldıysa, bir maşa ile tutarak yanlarını biraz ısıyla buluşturarak daha güzel bir görüntü elde edebilirsiniz.
Et piştikten sonra bir tabağa alıp, üzerine bir çay kaşığı kadar bir parça tereyağı gezdirmeyi deneyebilirsiniz. Yine bu aşamada ortadan kesilmiş bir diş sarmısağı etin üzerine kesilen yerinden bastırarak hafif bir lezzet farkı yaratmak mümkün. Bu tür bir eti patates püresi, kuşkonmaz veya mantar gibi yan ürünlerle sunmanızı öneriyorum. Tarifler bu arkadaşlar için daha sonra gelecek.
İşte etimiz piştiğinde bunun gibi görünecek. Afiyet olsun...